Kasımpaşalının Son Vukuatı

Başbakanımız Davos'ta düzenlenen zirvede, sözünün sık sık kesilmesine ve konuşma süresinin azlığına sinirlenip oturumu terketti. Aslında olayın fitilini ateşleyen asıl hadise, İsrail Cumhurbaşkanı Perez'in konuşması sırasında Tayyip Erdoğana karşı ses tonunu yükseltmesi oldu. "Fevri" bir mizacı olan Başbakanın kızgınlığı suratına yansımaya başladı. Başbakanın yüzünün kızarması, gerçekten sinirlendiğinin, dolayısıyla samimiyetinin açık bir göstergesidir. Bu nedenle, olayın arkasında gizli bir amaç aramak abesle iştigal.

Başbakan bu hareketiyle, kendisinin ve daha da önemlisi mümessili olduğu Türkiye Devletinin haysiyetinin zedelenmesini engellemiştir. Türkiye'nin bir "çadır devleti" olmadığı gerçeğini bütün Dünyanın gözüne gözüne sokmuştur. Bu hareketin uluslararası çevrelerde bile teveccüh görmesi, Başbakanın bu kıyım hakkında bizimle "ortak hisler" besleyen fakat "dış baskılar" yüzünden benzeri tepkiler veremeyen çevrelerin hislerine tercüman olmasındandır.

Bana ilginç gelen ise bazı gazeteci, yazar ve siyasetçilerin olay gecesi ve ertesi günlerde yaptıkları yorumlardaki sapmalar. Olayın olduğu gece muhalif kesim tarafından yapılan yorumlarda, yapılan hareketin baştan sonu yanlış olduğu, bir devlet adamına yakışmadığı yollu düşünceler hakimdi. Ertesi günlerde ise, bu çıkışın halk tarafından olumsuz karşılanmadığını aksine Başbakanın neredeyse kahraman ilan edildiğini gören aynı çevreler, ağız değiştirip sözlerini biraz daha yumuşatmaya başladılar. Yapılan eleştiriler "Biz de olsak aynısını yapardık ama salonu terketmesi yanlıştı" eksenine kaymaya başladı.

Her ne olursa olsun, bilinçli ya da değil, bu olay AKP'nin oy oranında bir kıpırdanmaya neden olmuştur. Hâsılı kelâm, bir çok kez olduğu gibi bu olay da AKP'ye yaramıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sümeyra Çakır - Ateşçiler Türküsü

Hüsnüne güvenme ey ruh-i mahım